Goodyear’ın, aralarında Türkiye’nin de olduğu 12 Avrupa ülkesinde gerçekleştirilen “Mobilitede Olumlu Düşünce” (ThinkGoodMobility) araştırm...
Goodyear’ın, aralarında Türkiye’nin de olduğu 12 Avrupa ülkesinde gerçekleştirilen “Mobilitede Olumlu Düşünce” (ThinkGoodMobility) araştırması, Y Kuşağının 2025 yılında geleceğin araçları üzerindeki görüşlerine odaklanıyor.
İkinci fazı tamamlanan anketin sonuçlarına göre; Y kuşağının çoğunluğu (%55.7) önümüzdeki 10 sene içerisinde en son teknolojilerle uyumlu ve hesaplı bir aracın piyasaya sürüleceğine inanıyor.
Türkiye’de ise bu oran %56,5 seviyesinde. Akıllı güvenlik özellikleri, gençlerin 2025 yılına kadar araç sektöründe görmek istedikleri yeniliklerin başında (%47.4) geliyor. Sürücüsüz araçların ise %60.8 oranında trafik kazalarını azaltacağı öngörülüyor.
Goodyear, “Mobilitede Olumlu Düşünce” (ThinkGoodMobility) araştırmasının ikinci faz sonuçlarını açıkladı. “ThinkGoodMobility”; bilim, teknoloji, mühendislik, sanat, tasarım ve matematik alanlarında eğitim alan, 12 ülkedeki 2500'den fazla üniversite öğrencisiyle (18-30 yaş) araştırmasının ikinci fazını tamamlamış oldu.
Avrupa’daki genç nesil, 2025 yılına kadar akıllı, hesaplı ve uzaktan (internet) bağlantılı araçlara ulaşmak istiyor. Ancak bu özelliklere sahip araca ulaşırken, akıllı özellikler ve teknolojideki gelişimin yol güvenliğini her zaman artıracak şekilde olması da onlar için çok önemli.
Goodyear’ın ThinkYoung ile birlikte yürüttüğü ve aralarında Türkiye’nin de olduğu 12 Avrupa ülkesinde gerçekleştirilen araştırmaya göre, Y kuşağının büyük çoğunluğu (%55.7) önümüzdeki 10 sene içerisinde en son teknolojiler ile uyumlu ve hesaplı bir aracın üretilmesinin otomobil sektörü için önemli bir gelişim alanı olduğuna inanıyor.
Türk gençliği de araçta akıllı güvenlik özelliklerini önemsiyor
2025 yılında ulaşım araçlarında görülmesi istenilen yenilikler sorgulandığında ankete katılan gençlerin neredeyse yarısı (%47.4) akıllı güvenlik özelliklerini seçerken, diğer büyük kısmı ise (%39) araçların, ani değişimlerini tahmin edip uyum sağlayabilmesi için birbirleriyle bağlantı içerisinde olmasını istiyor.
Akıllı sistemlere ilgi duyan Y kuşağına göre, lastikler için en popüler özellik güvenlik için uygun şartlar altında çalışmadığında (%41.2) uyarı veren ve kontrol edilmesini veya değiştirilmesini söyleyen sensörlerdir.
Bu da genç nesilin yol güvenliği konusuna ne kadar önem verdiğinin önemli bir kanıtı. Bunun yanı sıra Avrupa çapında %25’lik kısım lastiklerin uygun basıncı otomatik olarak ayarlaması gerektiğini düşünürken bu oran Türkiye’de de %24,5 olarak tespit edildi.
Lüksemburg Goodyear İnovasyon Merkezi'nin Genel Müdürü Carlos Cipollitti;
“Y Kuşağı teknoloji konusunda oldukça bilinçli, bu nedenle önümüzdeki 10 yıl içerisinde akıllı ve uzaktan (internet) bağlantılı araç beklentisi hiç şaşırtıcı değil.
Onlar için güvenliğin de aynı derecede önemli olduğunu bilmek sevindirici. Goodyear olarak biz, daima güvenlik konusuna odaklanarak en son teknolojileri araştırıyoruz. Lastik teknojimizi otomobillerin güvenlik sistemleriyle birleştirdiğimizde daha yüksek düzeyde bir performans sunabiliceğimizden eminim” dedi.
Gençler, araç otonomisi teknolojisinin güvenliği hakkında endişeli
Sürücüsüz otomobil günümüzde otomotiv ve BT sektörlerinin odak noktası haline geldi. Fakat 2025 yılında araçlarında hangi düzeyde otonomi istedikleri gençlere sorulduğunda yalnızca %22.3’si araçlarının tamamen otonom olmasını istediğini söyledi.
Büyük bir çoğunluk ise (%77.7) temel veya orta düzeyde bir otonomiyi kabul ediyor.
Anket bunun temel nedeninin güven eksikliği olduğunu gösteriyor. Bu tür otomobillere en büyük engel, katılanların %55.5 ‘i tarafından belirlendiği üzere güvenilirliğin ana beklentiler arasında yer almasıdır. Bunu, satın alabilme gücü (% 45.7) ve gizlilik endişeleri (% 38.5) takip etmektedir.
Y Kuşağına otonom araçların getireceği en önemli faydanın ne olacağı sorulduğunda ise en popüler cevap % 60.9 tarafından yanıtlandığı üzere trafik kazalarındaki düşüş ve bunu takip eden stressiz bir sürüş (% 41.9) ve azalan trafik sıkışıklığıdır(%39.7).
