Arızalara rağmen sürüşe devam: Sürücüsüz araçlar A noktasından B noktasına nasıl emniyetli bir şekilde gidiyor? Project 3F, düşük hı...
Arızalara rağmen sürüşe devam: Sürücüsüz araçlar A noktasından B noktasına nasıl emniyetli bir şekilde gidiyor?
Project 3F, düşük hızlı otonom sürüş alanındaki çalışma sonuçlarını sunuyor.Araçlar, rota boyunca değişen koşullar ve sistemdeki teknik arızalara rağmen sürüşe devam edebiliyor.
Almanya Renningen ve Aachen'daki test alanlarında insan ve yük taşımacılığı yapıldı.Kamu tarafından finanse edilen projenin altı partneri de bulunuyor.
Ziyaretçileri tramvay durağından fuar merkezine taşımak, toplu taşıma
yollarını tamamlamak, bir lojistik merkezinde paketlerle dolu
konteyneri taşımak…
Tüm bunlar, sürücüsüz servis araçları için olası
kullanım alanları. Buradaki asıl konu, araçların A noktasından B
noktasına hem güvenilir hem de emniyetli bir şekilde ulaşabilmeleri.
Project 3F’in, ‘Düşük hız aralığında hataya dayanıklı ve sürücüsüz
araçlar’ projesi, arıza güvenliği operasyonuna odaklanarak bunu başardı.
Bosch Grubu Araştırma ve İleri Mühendislik Proje Lideri Steffen Knoop,
“Amacımız, teknik bir arıza meydana gelse veya ani bir engel ortaya
çıksa bile, otonom aracın güvenli bir şekilde hareket etmesini
sağlayacak çözümler geliştirmekti” diyor.
Proje
ekibinin önceliği, bir arıza durumunda sistemin tamamen durmaması ve
aracın sürüşe devam edebilmesiydi. Almanya Federal Ekonomi
Bakanlığı’ndan 4,3 milyon avroluk bir fonla finanse edilen proje,
Bosch’u konsorsiyum lideri olarak seçti.
Projede, Bosch’un yanı sıra üç
şirket, bir üniversite ve bir araştırma enstitüsü yer alıyor:
StreetScooter GmbH, RA Consulting GmbH, FZI Bilgi Teknoloji Araştırma
Merkezi, Finepower GmbH ve RWTH Aachen Üniversitesi.
Yedek güç kaynağı ve sensör teknolojisi ile artırılmış emniyet
Bosch
Proje Koordinatörü Thomas Schamm, “Sürücüsüz servis araçlarının
sürücüsüz otomobillerden daha farklı gereksinimleri karşılaması gerekir”
diyor.
Araçların bir güvenlik sürücüsü olmadan çalışması için,
sistemlerini kendi başlarına kontrol edebilmeleri ve tespit edilen
teknik arızalarla başa çıkabilmeleri gerekir.
Bunun yanı sıra araçlar,
kritik arıza durumlarında, kendilerini durdurarak sistemi emniyete
alabilmelidir. Project 3F, bu gereksinimlerin ayrıntıları, sistemlerin
bu temelde nasıl tasarlanması gerektiği ve bileşenlerin etkileşim
biçiminin nasıl optimize edileceği üzerinde çalışıyor.
Bir
çözüm yolu, yedekli sistemler inşa etmek – yani güvenlik
fonksiyonlarını yedeklemek ve çoğaltmaktır. Örneğin, araştırmacılar
aracın güç kaynağı için yedek güç sistemleri geliştirdi.
Böylece
elektrikli güç aktarma organları ve araç elektrik sistemi güvenli bir
şekilde korunur hale geldi. Ayrıca sensör teknolojisi, araç tasarımına
uyacak şekilde uyarlandı ve geliştirildi.
Engelleri güvenilir bir
şekilde tespit etmek için, aracın etrafındaki noktalara lidar ve radar
sensörleri yerleştirilerek, aracın çevresini farklı konumlardan
gözlemleme yeteneği kazandırıldı.
360 derecelik kuş bakışı görünüm
sunarak ve kör noktaları yok ederek, araç için üç boyutlu bir güvenlik
alanı oluşturdular. Bu düzenek sadece yoldaki bariyer gibi engelleri
tespit etmekle kalmıyor, görüş alanındaki ağaç dalları gibi detayları da
algılıyor.
Algıla, sınıflandır, sürüş şeklini değiştir
Başka
bir çözüm ise sistemde hata toleransı oluşturmaktır, böylece bir alt
sistemin arızası, diğer fonksiyonlar tarafından kısmen telafi edilir.
Bu
sistem, insanlardakine benzer şekilde çalışıyor. Örneğin, bir odada
ışıklar aniden sönerse diğer duyularımızı kullanırız ve yolumuzu
hissederek buluruz.
Araç da benzer şekilde davranıyor: Belirli bir alanda sistemin görüş açısı, sensöre takılan yapraklar veya herhangi büyük bir nesne tarafından engellenirse araç yavaşlıyor ya da görülmeyen alanları rotasından çıkarıyor.
Araç da benzer şekilde davranıyor: Belirli bir alanda sistemin görüş açısı, sensöre takılan yapraklar veya herhangi büyük bir nesne tarafından engellenirse araç yavaşlıyor ya da görülmeyen alanları rotasından çıkarıyor.
Buna ek olarak proje
kapsamında, servis araçlarının belirlenmiş güzergahları boyunca değişen
koşullara tepki verebilmesini sağlamak için de çalışmalar yapıldı.
Araçlar, kendilerine herhangi bir hareketli cisim yaklaştığında
yavaşlayacak ya da gerektiğinde cisimlerin yollarından çekilecek şekilde
programlandı.
Sokak lambaları gibi tanıdık unsurları tespit
ettiklerinde ise araçlar yolculuklarına tam hızda devam ediyorlar.
Herhangi bir tehlike söz konusuysa araç acil olarak duruyor.
Amaç,
aracın sürüş davranışını gerçek zamanlı olarak uyarlamak ve sistem
arızaları ya da yola engel çıkması gibi durumunda bile aracın mümkün
olduğunca yolculuğuna otomatik olarak devam etmesini sağlamaktır.
Yüksek telemetri, yüksek kullanılabilirlik
Yolculuk
hakkındaki veriler ve mevcut teknik durum araçtan dışarıya ve geri
dışardan araca aktarılabilir. Arıza tespiti, izleme ve kontrol
fonksiyonları hakkında bilgi aktarmak mümkün.
Bu, normal telemetrinin üç
katı, bu yüzden bu sisteme ‘Teletrimetri’ diyoruz. Bu sistem, tüm
otonom araç filosunun uzaktan izlenmesi, onarılması ve kontrol edilmesi
için temel oluşturuyor.
Uzaktan kapıları açmak bile mümkün. Bu sistem
aynı zamanda herhangi bir arıza tespit edilmesi veya planlı bakım
gerekmesi durumunda araçların hemen yardım alacağı anlamına geliyor.
Projede
geliştirilen çözümler sadece sürücüsüz servis araçları için değil, aynı
zamanda lojistik süreçleri için de önemli destekler sağlayabilir.
Proje
üyeleri, değiştirilebilir yük kasalarını kaldıran araçların (lojistik
merkezlerindeki konteynerlerin taşınması için kullanılan özel araçlar)
yüksek hassasiyetle konumlanmasını sağlayan sürücü-araç etkileşimi için
bir destek sistemi de geliştirdi.
Buradaki amaç, nakliye
konteynerlerinin hızlı bir şekilde taşınmasını sağlamak için araçları
vinçlerin altına santimetrelik hassasiyetle getirebilmekti. Bu, hassas yer tespiti ve portal vinç altında otonom park etmeyi gerektirir. Pratikte otonom manevra, hatasız konteyner toplama ve konumlandırma sağlar.
Bu
gelişmeler çeşitli alanlarda test edildi. Bosch’un Renningen’deki
araştırma kampüsünde iki servis aracı, yayalar ile paylaşılan bir alanın
etrafında insanları taşımayı denedi.
Aachen yakınlarındaki bir
inovasyon parkında ve Deutsche Post / DHL deposunun çevresindeki alanda
ise sürücü ve otonom araç arasındaki etkileşimi test etmek için deneysel
bir lojistik aracı kullanıldı.
Hiç yorum yok
Yorum Gönder